ASLA VAZGEÇME | RAİNBOW ROWELL | KİTAP YORUMU | KIZIL BAYANKUŞ

Künye:

Kitap Adı: Asla Vazgeçme
Orijinal Adı: Carry On
Yazar: Rainbow Rowell
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 496
Goodreads Puanı: 4,2/5
Benim Puanım: 5/5



Arka Kapak:



 SIMON SNOW, ŞİMDİYE KADAR SEÇİLMİŞ EN KÖTÜ SEÇİLMİŞ KİŞİ!

 Simon sadece eğlenmek ve Watford Sihirbazlık Okulu’ndaki son senesinin keyfini çıkarmak istemesine rağmen kimse ona rahat vermemektedir. Kız arkadaşı onu terk eder, en yakın arkadaşı yakasından düşmez, akıl hocasıysa onu güvende olabileceği bir dağa yollamak niyetindedir. Simon, oda arkadaşı ve çok uzun zamandır başdüşmanı olan Baz’ın ortalıkta görünmemesinin keyfini bile süremez çünkü yine hangi kötülüğün peşinde olduğunu düşünmekten kendini alamamaktadır. Ayrıca ortalığı hayaletler basmıştır. Ve vampirler. Simon’ı yok etmeye çalışan gerçek kötü yaratıklar. Gelmiş geçmiş en güçlü büyücü de olsanız bir an bile rahatlayıp hayatın tadını çıkaramazsınız. 
 Bir hayalet hikâyesi, aşk masalı ve polisiye roman olan Asla Vazgeçme’de bir Rainbow Rowell öyküsünden bekleyebileceğiniz kadar çok öpüşme ve konuşma var… ama hepsinden çok da canavarlar.



Kitap Yorumu:

İlk okuduğum, üzerine bir de aşık olduğum Rainbow Rowell kitabı. Okurken aşırı keyif aldım ve hem yazıları küçük, hem de kalın olmasına rağmen iki günde bitti. Okuttuğum iki arkadaşım yarısından önce bıraksalar da bu kitabın içeriğiyle hafif alakalı. Ben okurken hiçbir şeyden rahatsız olmadım, çünkü gerçekten çok tatlı, üzerine bir de olayı bol bir kitaptı.

Konusuna gelecek olursak, öncelikle bu kitap bir Harry Potter hayran kurgusu olarak adlandırılabilir. Olay şöyle:
Rainbow Rowell'ın daha önce yazdığı Fangirl isimli kitapta, başkarakter Cath, Simon Snow hastasıdır. Yani bir nevi Harry Potter. Fangirl'ün dünyasınada Harry Potter'ın adı Simon'dır ve okul da Watford'dur falan ama tabii dünyanın ana hatları benzer, kesinlikle aynı değil. Çok fazla farklılık var ve Harry Potter evreninin 'geliştirilmiş' hali olarak bile düşünebiliriz.  Doğrusunu söylemem gerekirse ben bu evreni daha çok sevdim. 

Simon Snow, seçilmiş kişidir. En azından herkes ona bunu söylüyordur ama o emin olamıyordur. Yani evet, diğerlerinden daha fazla büyüsü vardır ama aynı şekilde işlemiyordur, Simon büyüsünü kontrol edemiyor ve büyüsü arada bir patlıyor. Eh, oda arkadaşı ve başdüşmanı Baz da bu konu ile oldukça dalga geçiyordur tabii. 
Sihirbazlar evreni Humdrum tarafından tehdit edilmektedir ve Humdrum büyülerini çalmaktadır. Bazı bölgelerdeki büyü çekiliyor ve geri de gelmiyordur. 
Sihirbaz, bu konuda Simon'a güveniyor ve onu gizli bir silah gibi saklıyordur ama Simon bir  şeyler yapmak istiyordur. Bunun yanında bir de son senesinde onu eziyet etme şansını kaçırmayacak olan oda arkadaşı Baz, okula gelmiyordur ve Simon onun ne gibi şeytani planları olduğunu çözmeye çalışıyordur. 

Kitap, özellikle zamanın çok yavaş geçmemesi, her detayın da anlatılmaması ve genel olarak karakterlere
odaklanmasıyla ben kendisine aşık etti. Kitapta bir konumuz var, ama bu, ne karakterleri tanımamamızı sağlayarak tamamen o yönde ilerleyen bir yoğunlukta verilmişti, ne de azdı. Bu çok iyi ayarlanmıştı. Karakterleri ve onların arasındaki ilişkileri anlamamız için çok zaman vardı. Üstelik bu Watford gibi harika bir yerde oluyordu.
 Simon, öyle bayıldığım bir karakter olmadı, çocuk hiç düşünmüyordu ki! Evet, bu tam olarak bu şekilde, gözümüzün önünde olan birkaç şey, hatta düşünmeyi bile gerektirmeyecek şeyler vardı ama o olayları çözmesi için tamamen Penelope'ye bağlıydı. Bu beni biraz rahatsız etse de Simon'ın -Baz'ın değimiyle- aptallığı ve masumluğu o kadar sevimliydi ki! Baz'ın daha karanlık ve daha acılı hayatında çok güzel bir uyum yakalamışlardı.
Baz'a zaten diyecek bir şey bulamıyorum, o sadece BAZ olarak tanımlanabilir, ona kimse bir şey söyleyemez. Baz'ı okumadan olmaz gerçekten, öyle bir karakterdi ki elini sallasa feels geçirtti. Ama bir de şu var, DÜNYANIN YARISINDAN FAZLASI GRİ GÖZLÜ DEĞİL. Sadece bu kitaptan bahsetmiyorum. Siyah saçları olan çoğu karakterin gözleri gri? Neden? 
İkisi arasındaki ilişki o kadar şirindi ki bir hayal dünyası gibiydi. İki düşmandan -ya da öyle olduklarını sanan iki kişiden- bahsediyoruz! Tabii ki harika olacak. 
İster yazım tarzı, ister geçekten harika karakterleri ve dünyası olsun çok beğendiğim bir kitaptı. Kalınlığı sizi korkutmasın, öyle bir akıyor ki... Çok fazla şeyden bahsedemedim ama bahsederek olmaz, okumanız gerek.

Yorumlar

Pöpüler Yayınlar