ENDGAME - GÖK ANAHTARI | JAMES FREY, NİLS JOHNSON-SHELTON | KİTAP YORUMU | KIZILBAYANKUŞ

Künye:

Kitap Adı: Endgame - Gök Anahtarı
Orijinal Adı: Endgame - Sky Key
Yazar(lar): James Frey, Nils Johnson-Shelton
Yayınevi: Pena
Sayfa Sayısı: 552
Goodreads Puanı: 4,04/5
Benim Puanım: 5/5

Arka Kapak:

 Dünya anahtarı bulundu.bulunması gereken iki anahtar daha var. Dokuz oyuncu kaldı ve sadece bir oyuncu kazanabilir. Koşmak, mücadele etmek, oynamak en azından bir şey için iyi: unutmak. Endgame gerçek. Endgame şimdi Gelecek belirsiz. Her şey olacağına varacak. Queens, New York Aisling imkânsıza inanıyor: Endgame durdurulabilir. Fakat evine dönmeden önce peşine CIA takılıyor. Endgame'i biliyorlar. Ve onların da kendi fikirleri var. Aisling'in hiç önemsemediği ama her şeyi değiştirebilecek fikirler. Aksum Krallığı, Etiyopya Hilal onu korkunç bir şekilde çirkinleştiren bir saldırıdan sağ kurtuldu. Yaşıyor ve diğer Oyuncuların bilmediği bir şey biliyor: Yaratıcılar araya girdi. Araya girmeyeceklerdi. Fakat Aksumların bir sırrı var. Bu sır tüm insanlığı kurtarabilir. Belki de Endgame'in arkasındaki güçleri yenebilir bile. Londra, İngiltere Sarah ilk anahtarı Jago'yla birlikte buldu ve onlar kazandı. Fakat Dünya Anahtarı'nı almanın bedeli büyük oldu. Sarah kendini yaptıkları için affedemiyor. Zihni ona işkence ediyor.Şimdi sıra Gök Anahtarı'nda. Her neredeyse bulunmalı. Dokuz Oyuncu da onu bulmak için her şeyini vermeye hazır olmalı. Endgame şimdi. Endgame burada.

Kitap Yorumu:




Öncelikle hepinize merhaba! Gerçekten beğendiğim bir kitap ve seri olan Endgame, herkese önerebileceğim bir kitap. Yorumda bu kitaptan spoiler yok ama ilk kitaptan spoiler olan kısma geçtiğimde uyaracağım.

Endgame, o kadar detaylı bir kitap ki, okurken şaşıp kalıyorsunuz. Yazarlar her şeyi ince ince tartıp öyle yazmışlar. Tüm mesafeler, diller ve ülkeler düşünülerek yazılmış. Üstelik kitapta bizi bekleyen 12 farklı karakterin her birisinin ayrı kişilikleri, düşünce tarzları ve geçmişleri olması, yazarların da herkesin ağzından anlatarak bize tüm bunları anlatması, kitaba apayrı bir güzellik katıyordu.

Endgame, yaratıcıların hazırladığı bir ölüm oyunu. Çağlar öncesinden, bilinmeyen zamanlardan bu yana süregelmiş 12 soyun, 13 ile 20 yaşın arasında olan seçilen Oyuncu’su Endgame’e katılmak zorunda. Oynamak için bir zorunluluk yok ortada, ama Oyun’un olayı bu zaten, tek bir kişi kazanabilir ve kazanamayan soylar, Oyuncu’larıyla birlikte ölecek. Hepsi. İşte bu yüzden, Oyuncular 4 yaşlarından itibaren eski Oyuncu’lar ve çeşitli hocalar tarafından her alanda eğitiliyorlar. Dövüş, dil, zeka, bilmece çözme bile. Eğitimleri Oyuncu’ları acıya dayanıklı, zorluklara karşı koyabilen, kılık değiştirme ustası yapan ve her türlü bulmacayı çözebilen kişiler haline getiriyor. Bu öyle bir şey ki, sadece elleri bile onları donanımlı askerlere karşı daha üstün kılabilecek özelliğe geliyor. Tabii bu basit bir süreç değil, tüm Oyuncu’lar oldukları ve yaşadıkları şeylerden nefret ediyorlar ama hepsi bunu yaşamak, Oyunu Oynamak zorunda. Ama aralarından bazılarının öyle bir vahşiliği var ki, artık öldürmek ve birilerine zarar vermek bir ihtiyaç haline gelmiş.


12 Soy Oyuncularının hepsini de sevmiyoruz tabii ki. Ama aralarında farklı düşünce yapısıyla benim gözüme batmış bir kişi var. Birincisi, Shang soyundan An Liu. An, diğer Oyuncular gibi Oyun’u Oynayarak kazanmayı istemiyor. An, Oyun’dan, yaratıcılardan ve kendi soyundan nefret ediyor. Eğitimi sırasında kafasına aldığı bir darbe ona hayatını mahfeden ve hatta Endgame’de bile ona dezavantaj sağlayan tiklerini oluşturmuş. Bu, onu tamamen öfke dolu birisi haline getirmiş. An, ölüm için oynuyor. Tüm Oyuncuları öldürmek, en sonunda da kendisini öldürerek yaratıcılarla dalga geçmiş olmak, çağlardan beri gelen her Oyuncu’nun gördüğü eğitimi ve yaratıcıların kusursuz olarak gördükleri oyunu kendisi gibi birinin bile durdurabileceğini söylemek istiyor. Hatta tam da bu yüzden kendini bombalar ve öldürme teknikleri üzerinde geliştiriyor. Diğer Oyuncular gibi dil veya bulmaca çözme yeteneğiyle çok vakit harcamıyor.

(Serinin ilk kitabı Endgame-Çağrı’yı okumayanlar için spoiler içeren kısım.)

Gök Anahtarı, benim daha önce iki kere başlamaya çalışıp devam edemediğim, çünkü kendisinden çok korktuğum bir kitaptı. İlk kitabın sonunda en sevdiğim dört karakterden ikisini öldüren yazarlar neden diğer ikisini de öldürmesindi ki? Sonuç olarak kitaba başladım ve oldukça kısa sürede bitirdim. Bu kitap, Çağrı’dan daha güzel miydi? Buna karar veremedim, çünkü iki kitabın da kendine göre daha üstün olduğu noktalar vardı. Ama daha büyük bir beklenti içindeydim. Her halükarda beklentimin karşılığını aldım.


Gök Anahtarı’nda, artık Endgame, sadece soyların ve Oyuncu’ların bildiği gizli bir şey olmaktan çıkıyor. Dünya Endgame’i duyuyor ve bu tabii ki Oyuncu’ların aranan kişiler olmasına yol açıyor. Aynı zamanda ilk kitapta Dünya Anahtarı’nı almak için sevdiği (ve benim nefret ettiğim) Christopher’ı öldüren Sarah, anılarına söz geçirememeye başlıyor. Olanları beyninin ücra köşelerine atmaya çalışıyor, ama pek de başarılı olamıyor.




Kitapta dikkat çeken bir diğer konu da karakterlerden bazılarının Endgame’i durdurmaya çalışmasıydı. Aisling, Endgame’i durdurmanın yollarını arıyor ve bu kitabı benim açımdan daha ilginçleştiriyor.

Kısacası, Endgame seri olarak herkese önerebileceğim bir kitap serisi. İlk kitabı okuyup ikinci kitabı almakta kararsız olanlar var ise, ilk kitabı beğendiyseniz, ikinciyi de seversiniz diyorum. 


Yorumlar

Pöpüler Yayınlar